Nazır Kirişci, “Dünyanın hiçbir durumunda ekincilik 8-5 mesaisi yapılacak ayrımsız alan değildir”

Tarım ve Orman Bakanı Birim Kirişci, 2002’bile tekmil Türkiye’de ambarlama alanlarında tutabildikleri suyun miktarının 133 bilyon metreküp olduğunu belirterek, “en üst bu Yusufeli bile karışma olduğunda inşallah bu 185 milyar metreküpe çıkacak ve yüzde 40 gibi da 2003’e bakarak artma olacak. Elbette kim nüfusumuz bile artıyor, bizden çokça evcil yönetimlere bile şuncacık hareket düşüyor. Yani evcil yönetimlere hisse senedi düşüyor derken örneğin bazen şehirlerimiz var zayi-uğrun oranı yüzdelik 65.” dedi.

Kirişci, “Tarım Varsa Avlu Var Projesi”hangi ilgilendiren planlı basın toplantısının peşi sıra soruları yanıtladı.

Ayçiçeği üretimin yaygınlaştırılmasına ilgili soru üzerine Kirişci, yıpranmamış sistemde kimin ne ürünü ekeceğinin muhtemelen olacağını aktararak, “Ekincilik Cebimde” uygulamasıyla üreticinin neyi ekebileceğini görebileceğini, bunun otomatikman bire bir yönlendirmeyi beraberinde getireceğini, tıpkısı zamanda sunu güvenliği noktasında ellerini güçlendireceğini söyledi.

Kirişci, “Dünyanın hiçbir yerinde tarım 8-5 mesaisi yapılacak bire bir alan değildir. Hayvancılığın, bitkisel üretimin sosyolojisini, psikolojisini, ekonomisini körlemeden buralarda yanlışsız adımlar atamayız. Ondan yağlık familya işletmeciliği bizim olmazsa olmazımızdır. Biz bunu anlatacağız. Dünyanın sunu karlı faaliyetlerinden birisidir ekincilik. Dünyanın sunu süper, yeryüzü ümranlı teknolojilerini üreten bir şirketin sahibi tarıma bandaj gösteriyor. Türkiye da bulunmayan mu? Türkiye’bile birlikte var tıpkısı, nazik şirketlere bakın. Ekincilik çaresizlikten yapılmak zorunda kalınan tıpkısı faaliyettir dersek tarıma ve tarımdan üretilene küfran etmiş oluruz.” ifadelerini kullandı.

Bakan Kirişci, “Birleştirme endüstri toprak başkanlarının genişleme alanlarında güçlük yaşandığına, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üstelik bunun önünde bariyer olduğuna ilgilendiren tıpkı eleştirisi var. Süfli siz uran alanlarının büyümesini istemiyor musunuz?” şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

“Bu eşyanın tabiatına mugayir. Biz en ilkin, tarımsal ürünlerin eklenmiş zer kuzuluk getirilmesi sürecine gıda uran adını veriyoruz. Bizim böyle aynı tavrımız bulunmayan ama bizim söylediklerimizi yakalamak istemeyen benzeri çevre var. Onun birlikte üstesinden gelecek olan şudur. Benzeri, Türkiye toprak zengini bir ülke değildir. Bunu öncelikle akseptans etmemiz gerekiyor. Yani bizim bir süreduran toprağımız var mı de bu atıl toprağımızı bambaşka şekilde değerlendirelim. Ama hele otlak alanları amacıyla daha önceleri tıpkı sırlar bedeli alınırken demincek bu fino bedeli kaldırıldığında yeryüzü yalınç, genişlik haşat posta nedir? Mera alanlarını dilek etmektir. Biz buna karşıyız. Hayvancılık yapacaksak otlak bizim olmazsa olmazımızdır. her bir ilin listeleri var. Tığ sanayiye elbet karşı olabiliriz? Amma bizim yapmak istediğimiz şey şu, ekincilik stratejikse ve bizim ekincilik topraklarımız da sınırlıysa biz bu kapalı olan topraklarımızı korumakla mükellefiz. Yapmaya çalıştığımız özdek budur.”

Türkiye’deki akarsu kullanımına ilgili tıpkısı soru üstüne da Kirişci, şunları kaydetti:

“Bizim şuna tıpkı değişmeyen vermemiz lazım, Türkiye akarsu zengini değilse, Türkiye toprak zengini değilse… Türkiye’nin nüfusu kendi iktidarımız döneminde 20 milyon arttı. 2002’de bu ülkeye gelen gezmen sayısı 15 milyondu, deminden 50 milyon. O bölüm benzeri sığınmacı, göçmen meselesi yoktu, zaman 4,5-5 milyon mülteci var. Biz planlama fethetmek zorundayız. Bu planlamada bile bildirme ana kriterlerin başında su geliyor. Suyun olmadığı yerde mısır yetiştiriyoruz bizim itirazımız bu. Dünyanın 41 ülkesi ayrıksı ülkelerde yer kiralıyor ama kendileri, ama müteşebbisleri yerine. Tığ ise diyoruz ki Adana’da soyayı Amerikan soya üreticisinden elan faziletkâr verimle üreten üreticilerimiz var. Ben bu arkadaşlarıma Bakanlık kendisine kılavuzluk hizmeti vermemim ne mahsuru var. Kolonyalist bire bir eseme değil. Bu insanlar oradaki üretim potansiyelini hayata geçirecekler, üretim yapacaklar. Zat coğrafyamız suyu, havayı, toprağın özelliklerini dikkate alarak yeryüzü mübarek şekilde kullanalım. Ego 2053 vizyonumuz varsa, bunun üzerine 31 yıl sonradan 20 milyon henüz kullanılmamış kişi gelecekse ego 105 milyonluk nüfusu şimdiden hangi araç diye niteleyerek dikkate kabul etmek zorundayım. Beğenmek istediğimiz bu gerçekte. Bizim olmazsa olmazımız tarım sektörüdür.”

“Tığ istiyoruz kim İstanbul özlük ihtiyacını İstanbul’da üretsin”

Tarımsal desteklere ilgili Nazır Kirişci, bu konuda takkadak motorin, gübre, merhem, döl desteklerin değil, ayrımsız zamanda faizsiz sunulan zirai krediler kabilinden unsurların de dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Bandırma Gönen’deki OSB alanına ilgilendiren istifham konusunda Kirişci, “Bu OSB’nin hesabına biz 8 bin dekarlık jeotermal ısıtmayla hatta oradaki biyokütleden erke elde eden ayrımsız girişimci var, onun de ısıdam suyunu üstelik kullanarak 8 bin dekarlık bire bir sınai serada istihsal yapmanın peşindeyiz. İstihdam 10 bin can olacak inşallah. Bunu üstelik yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Bunun dahi ilgilileri epey aşkın. 57 çıngı proje yürütülüyor. Dert Diyadin. -35 kademe Ağrı Diyadin’üstelik biz gittik esas attık. Sebep? Orada sıcak su var. Yeniden tıpkı şekilde Nevşehir Kozaklı’bile. Gine Vazıh Efeler’dahi, Denizli’de, Kütahya Simav’de. Şu anda Balıkesir’deki bu projeyle beribenzer şişman tıpkı patika açacağımızı düşünüyoruz ve İstanbul üzere tıpkısı metropole de az çok mümasil olan tıpkısı kentin bu konuda istihsal yapıyor olması bizim için çokça büyük. Ama biz istiyoruz kim İstanbul kendi ihtiyacını İstanbul’bile üretsin. Tıpkısı ülkenin kendine yeterliliği ne kadar önemliyse benzeri şehrin üstelik kendine yeterliliği o kadar önemlidir. Burada tığ İstanbul’un Çatalca, Silivri, Yayla Kekiği, Beykoz gibi hala yeni kalabilmiş ilçelerinde oradaki vatandaşlarımızı motive etmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Zirai kuraklık var mı? Ayrımsız kuraklıktan söz ediyorsak bu kitap verimine, fiyatlarına zahir yansır?” şeklindeki aynı istifham konusunda da Kirişci, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bazı bölgelerimiz var geçtiğimiz yıllara göre barajlarımızdaki doluluk noktasında uzun yıllar ortalamasının biraz gerisinde. Bazıları birlikte teferruatlı yıllar ortalaması değilse da bire bir geçmiş yıla bakarak biraz daha yüksektir. Amma şu var tabii kim İstanbul için, hepimizin gözü kulağı İstanbul’de, nüfusun dörtte biri yaşıyor netice itibarıyla, bugün seçme yağış olmasa de barajlarımızda 4 maaş ihtiyacımızı karşılayacak bire bir suyumuz var. 2002’de yekpare Türkiye’birlikte depolama alanlarında tutabildiğimiz suyun miktarı 133 bilyon metreküptü. en üst bu Yusufeli de dahil olduğunda inşallah bu 185 bilyon metreküpe çıkacak ve yüzdelik 40 gibi da 2003’e bakarak artış olacak. Bittabi kim nüfusumuz da artıyor, bizden haddinden fazla yerli yönetimlere bile birazcık aksiyon düşüyor. Yani evcil yönetimlere iş düşüyor derken söz gelişi bazen şehirlerimiz var kaybolma-gizlice oranı yüzdelik 65. Zayi oranı habersizce demesek birlikte yüzdelik 45-50-55. Yani tığ 100 litre su veriyoruz, 50 litresi fakat ulaşıyor zir yapının yetersizliğinden hava.

Biz vekâlet namına özellikle basınçlı sulamayı dönüştürmeye gayret ediyoruz, çok büyük çabamız var. Tıpkı taraftan üstelik su bizim üzere yetersizse, orada suyu çok tüketen bir ürünün üretimine de mani atılmak için çalışmalarımız var. Bunların ikisini bu arada uygulayarak kere almaya çalışıyoruz. Amma şehirlerimizin madun yapısını birlikte göz ardı etmemeliyiz. Buna ilişkin Bakanlığımızın Akarsu Yönetimi Umumi Müdürlüğü var. Burası bir çalıştay düzenliyor. Önümüzdeki günlerde bu çalıştayın sonuçlarına göre inşallah biz şehirlerimizi bile tabiri yerindeyse bayraklandıracağız. Yani zir yapısı, su şebekesi tam olan, olmayan, zayi-kaçağı yüksek olan, bağan olan. Doğu’da sabık bire bir ile gittim yüzdelik 65’ti. Yüzdelik 65 ürkütücü tıpkı madde. Doyasıyla bu tedbirleri birlikte kabul etmek zorundayız. İklim değişimi, global istinas bizim kenara atacağımız hususlar üstelik değil.”

Bire Bir istifham üzerine kırsalı kalkındırmak zorunda olduklarını, kırsalda üretimi fakat bu şekilde gerçekleştirebileceklerini dile getiren Kirişci, Türkiye’üstelik çiftçilerin gözyaşı ortalamasının 55 olduğunu, bundan ortalık gençlerin ilgisini koymak istediklerini, bu konuda ameliyat yürüteceklerini, antrparantez bile Ekincilik ve Orman Toyluk Konseyi’ni kuracaklarını aktardı.

Kirişci, Türkiye’dahi üretecinin elinden iz çıktıktan bilahare ayrıksı ayrımsız şekilde manipülasyona maruz kalkmaması üzere da tedbirler aldıklarını, ahzetmek zorunda olduklarını belirtti.

“Kimin nereye hangi ekmesi hangi dikmesi gerektiğine tığ değişmeyen vereceğiz bunun başka bir yolu yok”

Ekincilik ve Orman Bakanı Kirişci, 10 sene Meclis’te mebusluk, ekincilik komisyonu başkanlığı yaptığını belirterek, Türkiye tarımına mührünü vuran ana kanunların kendisinin ekincilik komisyonu başkanlığı döneminde geçildiğini kaydetti.

ÇKS belgesi sayısı 1 milyon 143 bin 179 olduğunu, ayrıca Bakanlığın hassaten kayıtları diye ayrımsız aranjman yapacaklarını anlatım fail Kirişci, “Bu kapsamda tarlada kim ekip biçiyorsa desteği ona vereceğiz. Kendimize onu muhattap alacağız.” dedi.

Kirişci, geçen sene pamuğun ve ayçiçeğinin tabiri yerindeyse zer fiyatına gittiğini anımsatarak, “Bizim Tarım Kanunu’muzda 19’uncu maddede bire bir ayırt ödemesi kavramı var. ‘Tıpkısı ürünün maliyeti ile ürünün piyasadaki fiyatı ortada üretici aleyhine bir ayırt varsa, aradaki farkı, ayırt ödemesi altında öder’ diyor. Şimdi buna destek vermeye ister var mı? ‘Ey yetiştirici bu sene beklentilerinin üzerinde satıyorsun, ati yıl 10 lira hesabına 8 liraya giderse bu farkı sana ödeyeceğim’ dediğimde üretimle ilişik garanti anlamına sağlık. Terviç modellerini değiştirmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

Önemli ürünlere değinen Kirişci, “Bu seçkin kitap amacıyla makbul değil. Rüfeka koridorun adı ‘Tahıl Koridoru’, domates koridoru değil, muz koridoru değil. Bunu herkesin bilmesi geçişsiz. Ciddi mahsulat anne eksenimizi oluşturuyor.” dedi.

Kirişci, marketlere şeker hastalığı vermediklerini belirterek, şeker üstüne ayarlama kurumunun Türkşeker olduğunu, geçmişteki uygulamaların tamamını geride bıraktıklarını söyledi.

Gaziantep’te antepfıstığının desteklenmesinin istendiğini belirten Bakan Kirişci, Gaziantep’te rastgele kavuşum antepfıstığı olduğunu, bambaşka ürün yetiştirilmediğini, bunun akıllıcasına tıpkı formül olmadığını aktardı.

Kirişci, bu konuda kamunun öz iradesini ortaya koyması gerektiğini vurgulayarak, “Kimin nereye ne ekmesi ne dikmesi gerektiğine biz karar vereceğiz bunun eksantrik ayrımsız yolu namevcut.” dedi.

“Yağmur dönemi itibarıyla son yıllarda bire bir kayma oldu”

İklim değişikliğine ilgilendiren istifham konusunda Icra Vekili Kirişci, ince yıllar ortalamasına göre eylül ayında sayı farkı şule 20 kademe iken, 21 paye ile geçirildiğini, teşrinievvel ve kasımda yağışların yetersizliği üstüne tıpkısı şeyin olduğunu, ancak İstanbul ilkin atılmak amacıyla sonuç yağışlarla birlikte ibrenin üst döneceğini söyledi.

Yağmur dönemi bakımından akıbet yıllarda benzeri kayma olduğunu rapor eden Kirişci, bunların Anadolu insanı üzere aynı eğri olduğunu dile getirdi.

Nazır Kirişci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Erte bire bir bölüm hepimizin oturup şurası tartışması geçişsiz; ‘İçme suyu rezervi İstanbul’un şu kadardır’ deyip ‘Bundan çok nüfusu buranın barındırmaması gerekir’ diye niteleyerek değişmeyen alınması lazım. Bu uran için dahi tarım amacıyla da makbul. Tığ bunları konuşmadığımız, dikkati çekmediğimiz devir kırsalla ait çalışmalarımız biraz gariban kalıyor. İnsanları kentlerle ilişkin yaşanabilecekler üstüne ürkütüp, ürkütmekten kastım bile hakikati söyleyip onları esasen aslına dönmelerini uydurmak gerekir.”

Benzen fiyatlarına ilgilendiren Kirişci, geçen yıl kasımda 3 lira 20 kuruş iken, şu anda 9 liralık olduğunu belirterek, benzin fiyatlarındaki çoğalma maliyetlerine değindi.

Share: