Üsküdar Üniversitesi’nden duyguların yönetilmesine ilgili öneriler

Üsküdar Üniversitesi Müessis Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duyguların yönetilmesi halinde kişiyi hedeflerine ulaştıracağını kaydederek “Yönetemezsek duygular sizi istediği yöne götürür, sorumluluk yaptırır.” uyarısında bulundu.

Üniversiteden yapılan açıklamada değerlendirmelerine kayran sunulan Tarhan, duyguların yönetilmesine müteveccih tavsiyeleri sıraladı.

Duyguların yönetilmesi halinde kişiyi hedeflerine ulaştıracağını kaydeden Tarhan, yönetilmemesi yerinde duyguların kişiyi istediği yöne götürüp, sorumluluk yaptırabileceğini vurguladı.

Tarhan, insanın değişmeyen verirken takkadak mantığını değil bire bir zamanda ruh bilimsel ve sosyal ihtiyaçlarını birlikte gözeterek değişmeyen vermesi gerektiğini tabir ederek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Duyguları yönetmeyi hıfzetmek gerekiyor. Bu çırılçıplak öğrenilmiyor. Duygularımızın içerisinde hayırsever benzeri çıngı bile var, kötücül benzeri çıngı da. İnsanı iyilikçi hissiyat üstelik yönetir, kötü huylu duygular de yönetir. Buna esasen tığ karar veriyoruz. Haddizatında gelişigüzel an bire bir seçim seçme karar bir seçme, tercih bu şekilde hayatımız ilerliyor.

Bu nedenle duyguları yöneltmek gerekiyor. Olumlu hissiyat var, münasebetsiz havas var. Seçkin ikisini birlikte gelişigüzel tedvir etmek gerekiyor. Bu bile tıpkısı ustalık, yetenek değil, sonra öğreniliyor. Kişinin bu konuya envestisman yapması lazım. Bu şekilde öğrenebiliyor.”

“Suratsız 5’li kesinkes yönetilmeli”

İnsanın hele yönetmesi gereken 5 inatçı önsezi olduğunu, bunun “mahşerin beş atlısı” evet da “keleş beşli” yerine de isimlendirilebildiğini ifade fail Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları kaydetti:

“Bu duygular amaç, nefret, felaket, kıskançlık ve antagonizm. Bunların hepsi insanca duygular. İstemediğimiz tıpkısı olay ya birlikte durumla karşılaştığımızda, engellendiğimiz antlaşma evet da haksızlığa uğradığımız zaman bu duyguları hissedebiliriz. Ara Sıra hasetlik, arada sırada tiksinti, kimi zaman kızdırma ya de amaç ve bazı bazı antagonizm hissederiz. Bu duygular vahşi benzeri attır. Bu yabanıl atı sarmak gerekiyor. Yabanıl atı yönetirsek o duygular bizi hedefimize götürür. Yönetemezsek at sizi istediği yöne götürür, sorumluluk yaptırır. O nedenle bu duyguları vermek gerekiyor.”

Tarhan, bu duyguların beyinde tehlike ve stres simultane ortaya çıktığını kaydederek şu ifadeleri kullandı:

“Bu duyguların sonucunda beyine cidal ya bile kaç tepkisi veriyor. Cidal tepkisi verirse beyne emir veriyor: ‘Tehdit var, tehlike var’ diyor. Çekişme tepkisi verdiği ant damarlar büzülüyor ve damar direnci artıyor, tevettür yükseliyor, göden iç spazmı oluyor. Sindirimi öteliyor, öfke var diyerek onu yavaşlatıyor.

Nasıl kim benzeri cenk yerinde cümbüş gibi unsurlar ikinci plana atılır. Bunun kadar beden bazen durumlarda fücceten birçok tepkisi veriyor. Yani tehdide cebin mücadele edemeyince bayılıyor mesela.Bu da kişinin duygulara yüklediği anlamla ilişkin bir durumdur.”

Duyguların eğitimi de ailede olmalı

Kişinin duygularını eğitmeyi ailesinde öğrenebileceğini kaydeden Tarhan, “Hayat bu duyguları çocukluğundan beri yaşayacak. Bu duygulara karşı annesi ve babası elbet tepki veriyor? Bunu onlardan öğrenecek. Benzeri hırs evet bile günücülük anında zahir davranması gerektiğini, bunların çokça insanca havas olduğunu anlamış olacak.” şeklinde konuştu.

“Önsezi yönetimi öğrenilirse parasempatik sistem çalışıyor”

Tarhan, önsezi yönetimini öğrendikten sonradan vücudun vereceği fizyolojik tepkilerde uymazlık olacağına vurgu yaparak, şunları kaydetti:

“Öfkelendiğimizde sempatik asap sistemi devreye giriyor. Çiğin, sorumluluk, işaret, ense kasları kasılıyor. Gövde geriliyor, göz bebekleri büyüyor, beyne revan müvellidülhumuza miktarı dahi artıyor. Kişinin dikkati artıyor. Bu format birkaç saat sürerse eğin onu müstacelen tolere ediyor. Hatta kana alelacele şeker hastalığı pompalanıyor.

Kan şekeri yükseliyor. Vücudun enerjiye ihtiyacı olduğu için bunlar yapılıyor. Biraz saat içerisinde parasempatik asap sisteminin devreye girmesi gerekiyor. Yani ‘Tehlike geçti, gevşe ve rahatla’ der. Kişide sevecenlik, neşe, sevinç, huzur, ümit kabil olumlu duyguları varsa parasempatik sinir sistemi çalışıyor demektir.”

“Vakayiname stres beyine engel veriyor”

Sonsuz stresin beyine kötülük verdiğini tabir eden Tarhan, “Beyindeki asit özellikteki kimyasalları azaltıyor. Biraz saatte benzeri zararı olmuyor ancak beyinde kronik ruhsal gerilim sabah akşam varsa, yaşama daim kendini yıldırma altında hissediyorsa, sevimli daim agresifse ayrımlı organlarda hasar başlıyor. Zinde yaşlarda kalp krizinden ölen kişilerin hep böyle tetikte ve erinçsiz eşhas olduğu görülür.” ifadesini kullandı.

Tarhan, kalp yönetimini öğrenmenin arı farkındalıkla başlayacağına vurgu yaparak, “Can öncelikle kendiyle hoşgörülü olmalı. Sonraları ümidi kaybetmemek var. Olayların hem müspet hem da damarı bozuk yönünü birlikte algılayacak. Bellekte tıpkı sıkıntı hal yöntemini geliştirdikten sonraları olumluyu hedefleyerek için ilerleyecek. Böyle durumlarda bu kişi stres yönetimini yapabilen kişilerdir.” değerlendirmesinde bulundu.

Kişinin maksat, acı, tiksinme, günücülük ve antagonizm duygularını yönetebilirse bu duyguların zait enerjiye dönüştüğünü rapor eden Tarhan, “Bu nedenle bu aksi duyguları antagonist üzere görmeyelim. Takkadak yönetilmesi gereken duygular olarak değerlendirelim. Kişinin bu menfi enerjiyi, fazlalık enerji haline elbet çevireceğiz diye niteleyerek buna odaklanması kişinin işine avantaj.” yorumunu yaptı.

-“Psikolojik anamal artırılmaya çalışılmalıdır”

Sadakat ve acıma gibi olumlu duyguları üretmenin ruhsal sermaye olduğunu kaydeden Tarhan, “Fikirli insan hangi yapar? Ruh Bilimsel sermayesinde müspet olan duyguları arttırmaya çalışır. O duygular arttığı ant onun kişiliğinde o hissiyat bilge tamam. Parasempatik asap sistemi harekete geçer. Asude ve soğukkanlı, birlikte sağlık bulduğunuz şahıslar vardır. Bu eşhas parasempatik sinir sistemini imdi istimal becerisini geliştirmiştir.” diye niteleyerek sözlerini tamamladı.

Share: