Iri Taarruz Gün Doğusu Akdeniz’deki Türk hakimiyetini bile perçinledi

Ankara Üniversitesi (AÜ) Açacak ve Gün, Coğrafya Fakültesi (DTCF) Gündüz Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Ilgiyle, 200 bin yabanlık ordu gücüyle, 150 bin kilometrekarelik alanda zaferle sonuçlanan Nazik Tecavüz’un, Türklerin Şark Akdeniz’deki hakimiyetini bile perçinlediğini söyledi.

Prof. Dr. Içtenlikle, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kurtuluş Savaşı’nın, Iri Tecavüz ile gelişen ve Dumlupınar’daki Başkumandanlık Yer Savaşı’na mevrut safhalarına bakıldığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki şişman mücadelenin, kebir benzeri askeri safhasının sonuçlandırıldığının görüleceğini söyledi.

Içtenlikle, düşmanın, 9 Eylül 1922’üstelik Küçük Asya topraklarından ağız ağıza sökülmesinde çok heybetli bire bir yeri bulunan Nazik Tecavüz’un, son biraz çağ ortamında yapılan genişlik nazik et kafalı fırlamış operasyonu olduğunu vurguladı.

İzmir’in işgalinin, “Megali İdea” denen aynı putrel projesinin başlangıcı olduğuna meni eden Gönülden, Mondros Ateşkes Antlaşması’yla düzenli orduların terhis edilmesi konusunda Kuvayımilliye hareketinin başlatıldığını, 1920’nin sonundan itibaren Mağrip Cephesi’nde eğlenceli orduya geçildiğini, İsmet İnönü’nün şimal, Refet Bele’nin ise cenup kesiminden mesul olduğunu hatırlattı.

Garp Cephesi Komutanlığının Ocak 1921’den itibaren Mağrip Rum’da art arda zaferlere imza attığına, öncelikle 1. ve 2. İnönü Zaferlerinin ardından Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanıldığına bel eden Neşe Içten, Sakarya Zaferi öncesi Başkumandan Mustafa Kemal’in eke bire bir stratejik hamleyle Palikarya ordularını Polatlı önlerine büyüklüğünde çektiğini söyledi.

Prof. Dr. Özden, Temmuz 1921’da Eskişehir Kütahya muharebelerinde, Türk ordularının bilinçli şekilde ferasetsiz çekildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İtilaf devletlerinin basınında, sevinçle ‘Turkey no more’ yani ‘Türkiye daha çok yok’ diyecekleri kadar büyük tıpkı etap atmış görünüyorlardı. Ama Atatürk’ün Nutuk’ta dediği gibi bu bilinçli bire bir ansız çekilmeydi ve dönüm noktası olan Sakarya’bile tığ galibiyet kazandık. Tamam tığ 26 Ağustos 1922’da başlattığımız Şişman Taarruz’u, 13 Ilkgüz 1921’deki Sakarya Zaferi’nin serian peşi sıra, benzeri sene önce yapamaz mıydık? Ancak kışa vuruyordu, haddinden fazla iri tıpkısı mahremiyet ortamında benzeri tedbir dahi gerekiyordu. Onun için Şişman Tecavüz’un yapılmasında acele edilmedi. Kalabalık komuta kademesine baktığımızda çokça kırılan tıpkısı şekilde kesim üzerinde ayrıntılı teferruatlı işlendiğini görüyoruz.”

The Times: “Küçük Asya’de aynı İyonya devleti kurabilir mi?”

Bayram Yürekten, April 1922’de, The Times’dahi “Rum’de tıpkı İyonya devleti kurabilir mi?” düşüncesine saha veren haberlerin çıktığını, Bandırma’dan, Menderes Vadisi üzerinden Kuşadası’na inecek alanda Megali İdea’nın çekirdeğini oluşturacak tıpkı İyonya devleti kurulmasının tartışıldığını, bu haberlerin Palikarya basınında birlikte kayran aldığını anlattı.

Bu sıralarda, ülkelerin bağırsak siyasetinde değişik fikirlerin ve kimi hareketlenmelerin de gündemde olduğunu belirten Candan, şöyle konuştu:

“Aylar öncesinden kararı alınmış, 14 Ağustos’ta hareketlenmiş amma hücum gününden başlatırsak 26 Ağustos-30 Ağustos arasındaki o süreçte ordu cephesinden baktığımızda, Başkomutanımız Gazi Mustafa Eksiksizlik Ağır, Batı Cephesi’nde İsmet Vakarlı, Fevzi Yararlanmak Genelkurmay Başkanımız, Bir Numara Kargaşa’dahi Nurettin Vakur, İkinci Kalaba’birlikte Yakup Şevki Gösterişli haddinden fazla heybetli başarılara imza atıyorlar. Beşinci atlı, alelhusus kol ordusuyla Fahrettin Altan, o da 10 Eylül’da İzmir’de karşılıyor Mustafa Eksiksizlik Ağırbaşlı’mızı.

Alana baktığımızda, dağlar aşılarak, darp dediğimiz operasyonla, karşı tecavüz yapılarak kurtarıldı buralar. Türkler dövme cerrahi müdahale yapılacak bölgelerde bire üç oranında örgütlenmeye haddinden fazla ilgi etti. Basit dahi vurucu aynı darbe oldu. Esas bayıltıcı zor, bayıltıcı çarpış 30 Ağustos Zaferi ile elde edildi.”

“Nazik Atak, kıytırık Asya’de İyonya devleti projesinin baypas kalması”

Istekle, Palikarya komutanların tutuklandığını, binlerce askerin tutsak düştüğünü dile getirerek, “Dolayısıyla Şişman Tecavüz içeriği açısından, Küçük Asya İyonya devleti projelendirmesinin, ki gerçekte bu Megali İdea denen dev ayrımsız ilhak projesinin elden tıpkısı çekirdeğiydi, baypas kalması.” dedi.

Yunan taarruzunun, Sakarya Meydan Savaşı ile püskürtüldüğünü, 26 Ağustos 1922’dahi başlatılan Türk Büyük Taarruzu’nun büyük zaferle sonuçlandığını vurgulayan Samimi, “200 bin yabanlık kalaba gücüyle, 150 bin kilometrekarelik tıpkı alanda şişman benzeri yengi. Buna bakarsak, Türk Balaban Taarruzu’nun siftinlik büyük tıpkı muvaffakiyet olduğunu görebiliriz.” diye konuştu.

Gönülden, cephede kazanılan zaferin, hazar masasında Türkiye’nin elini berenarı güçlendirdiğine, Çanakkale bölgesinde yaşanabilecek olası krizlerin birlikte önüne geçtiğine belen etti.

“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” vurgusunun önemi

Prof. Dr. Istekle, Gazi Mustafa Eksiksizlik Atatürk’ün, Şişman Taarruz’da söylediği, “Ordular önceki hedefiniz Akdeniz’dir.” ifadesinin önemine meni ederek, şöyle konuştu:

“Gazi Mustafa Kemal Ağırbaşlı, Başkomutanımız, burada çok majör tıpkısı şeye meni etmişti, Iye’ydi gösterdiği aslında amma o ‘Akdeniz’ diyor. Ege terminolojisinden tekessür tığ tarihsel olarak oraya ‘Adalar Denizi’ yahut ‘Bahrisefid’ diyoruz, ‘sefid’ doğru etmek. Bahrisefid süreci çok önemlidir. Maşrık Akdeniz çok mühim bir düzlük. Burası 3 ana kara arasındaki bire bir bahir merkezidir. Hep nazik devletlerin, iri güçlerin hep ele buyurmak istedikleri bire bir alandır.”

Osmanlı döneminde Trablusgarp, Makedonya ve Arnavutluk’un aracısız çıktığını, Birinci Acun Savaşı’nda Gün Doğusu Akdeniz’deki egemenliğin devamı, Rum toprakları ve Zenci coğrafyasındaki Türk toprakları üzere savaşıldığını anlatan Içtenlikle, 1916’daki Mukaddes Hüseyin ayaklanması ve Sykes Picot anlaşmasıyla Arap coğrafyasındaki toprakların kaybedildiğini hatırlattı.

“Büyük Hücum zaferinin Şarki Akdeniz’üstelik, bu büyük hakimiyet alanı üzerinde bizim yerimizi perçinleyen balaban, oylumlu benzeri olay olduğunu söylemeliyiz.” diyen Prof. Dr. Ilgiyle, tarihçiler kendisine, Maşrık Akdeniz’e, şu anda de bire bir derinlikte baktıklarını dile getirdi.

“Bugünümüzün olaylarını dahi Maşrık Akdeniz mantığıyla yolmak zorundayız”

Özden, bugün Akdarı, Sudan, Arap ve Balkan coğrafyalarındaki gelişmelerin, Maşrık Akdeniz amacıyla ehemmiyet taşıdığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Nedeniyle biz o iri sahada bu gelişmeleri, bugünümüzün olaylarını, Suriye olaylarını üstelik Gün Doğusu Akdeniz mantığıyla almak zorundayız. Gazze’nin kaybedilmesi açısından düşünürseniz olayı, balaban oranda Gün Doğusu Akdeniz’da dengeler haddinden fazla değişir. 1917’birlikte Mustafa Eksiksizlik Ağırbaşlı’nın ve Cemal Vakarlı’nın Gazze’ye iri ehemmiyet verdiği, başkaca bu yönde Saika Orduları Komutanı Falkenhayn’ı uyardıklarını biliyoruz. Cemal Gösterişli ve Mustafa Kemal Vakur’nın şişman eleştirileri oldu ‘Gazze kurtarılmalı, Kudüs bırakılmamalı’ diyerek. Ama Falkenhayn’ın kusurlu politikalarıyla tabiri caizse armağan kabilinden Kudüs’ü çokça kavga olmadan kaybettik, bilahare güneyindeki Gazze dahi kaybedildi.”

Prof. Dr. Sevinç Candan, 21. yüzyılın, tarihin hiçbir ant es geçilmemesi gereken az buçuk dilimi olduğuna dikkati çekerek, bilginin manipüle edildiği bir dönemin yaşandığını, doğru bilgiyi temizlemek için çağ bilgisinin, geçmiş deneyimlerin balaban olduğunu vurguladı. Yürekten, önceki deneyimler süresince sunu büyük halkalardan biri olan Balaban Atak’un gani bilinip, ders alınması gerektiğini kaydetti.



Share: